27 Haziran 2009 Cumartesi

Transformers 2


Çocukken çizgi filmleri yayınlanırdı, ben tam o devire yetişemedim fakat McDonalds'ın çocuk menülerinden çıkan Optimus Prime oyuncuğu duruyordur dolabımda. Dün filmin ikincisi sinemalara geldi. Geldiği gibi bugün aldım kardeşimi gittik filmi seyretmeye.

Fakat film hakkında yorumlarımdan önce filmin yönetmeni ve oyuncularını değerlendirmek istiyorum;
Michael Bay filmin yönetmeni... Ortaokul zamanındayken bu adamın iki filmini ayıla bayıla seyretmiş herkese önermiştim. Armageddon ve Pearl Harbor. Tabi o zamanlar siyaset falan bilmiyorum. Yaşasın Amerikalılar gebertin şu Japonları! Hadi Dünyanın kaderi sizin elinizde göktaşını patlatın...düşünceleriyle seyrederdim filmlerini. Şimdi gülüyorum sadece... Fakat bir yandanda hayran olmamak imkansız 100 yıllık tarihlerini efsaneleştirdiler, bizse 1500 yıllık tarihimiz var diye anca kendimizi tatmin edelim. Neyse Transformers'tada Michael Bay klasiği bozulmuyor bol bol Amerikan bayrağı, cesur Amerikan askerlerini görüyoruz. Araya 1-2 Britanya bayrağıda sıkıştırmışlar. Yani bu filmdede ne b.k olursa olsun neden Amerikalıların başına geliyor sorusu ile karşı karşıyayız gene...

Oyunculara gelecek olursak;

Shia Labeouf takip ettiğim ve beğenerek izlediğim bir aktördür. İlk Ben,robot filminde izlemiştim. Sonra Constantine'de ve sonra Şüphe(Disturbia) filminde izledim ki işte o filmde gözüme girdi. Transformers ve İndiana Jones'ta oynayarak kariyerinin zirvesine adım adım yaklaşmakta. Bu filmdede oldukça beğendim Shia Labeouf'u.

Gelelim Megan Fox'a... İlk başta filmde onuda uzaylı sansamda değilmiş o da insanmış! Fakat güzelliği ile oyunculuğu maalesef paralel değil. Evet güzel öpüşüyor, evet motosiklete çok güzel uzanıyor fakat iyi rol yapamıyor.

Optimus Prime ise belkide filmdeki en iyi oyuncuydu. En azından yapaylık yoktu. Onu ve diğerlerini yaratan ve savaştıran bilgisayar programcıları bence bu filmin göz önünde olmayan kahramanlarıydı.

Filme gelecek olursak görsel şölen had safhada! Fakat senaryo uyduruk. Karakterler biraz aptal. Fakat eğlenceli bir film. Sonunuda açık bıraktılar 3. film herhalde çekilecek. Yanlız bu gidişle Dünya mirası bırakmayacaklar bize dağ gibi piramitleri yıktılar.

İlk filmi daha çok hoşuma gitmişti benim. Bu filmin yarısı savaş sahneleri ile dolu. Masraftan kaçınmamışlar anladıkta, izlerseniz görürsünüz savaş sahnelerinde özellikle robot sahnelerinde kim öldü kim kaldı anlayamıyorsunuz. Sadece bir sürü makine parçaları iç içe geçmiş hareket ediyorlar. Savaş sahnelerinde ölen robotlar oluyor bunlar hangi taraftandı ayırt edemiyorsunuz.
Filmdeki aşırı Amerikan politikasıda cabası. Filmde Çin, Mısır, Ürdün gibi ülkelere küçültücü sahnelerde yok değil. Amerikan askerleri istedikleri gibi dalıyor Şangay'a Mısır'a...

Son değerlendirme yaparsak:
+Optimus Prime
+Shia Labeouf
+Megan Fox
+Görsel şölen
+Müzikler

-Amerikan propagandası
-Megan Fox
-Mantıksal tutarsızlıklar
-Savaş sahnelerinde karışıklık

Benim notum 6,7/10 IMDB notu 6.9/10

Eh pek farklıda düşünmüyorlarmış benden...

21 Haziran 2009 Pazar

21 Haziran


AAAAAHHHHHHHH! Dişim... Çok feci... Daha bu iyileşince diğer tarafımdaki yirmilik çekilecek. Sadece su ve çorba ile beslenmek, hiç önermem. Fakat bu şekilde 2 gündür büyük tuvaletimi yapamıyorum. Tabii küçük tuvaletimde 2 katına çıktı..vs..vs Yav ben bunları niye anlatıyorum? Başka bir şey hakkında yazacaktım.

Ladies and Gentlemans bugün 21 HAZİRAN!
21 Haziran önemli bir gündür öğrenciler için(Özellikle eşit ağırlıkçılar için)
Bugün olan olayları hep ezberleriz. Neymiş bu olan olaylar:

-Güneş ışınları Yengeç Dönencesi’ne 90°lik açı ile düşer.

-Yaz mevsiminin başlangıcıdır.

-En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.

-Yengeç Dönencesi’nden kuzeye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.

-Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur.

-Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi’ne teğet geçer.

-Yengeç Dönencesi’nin kuzeyi, güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.

- Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.


Bunların tam zıttıda Güney Yarım kürede yaşanmaktadır. Peki bu kadar ezberleyen insan arasında kim bu olayların bugün gerçekleştiğinin farkında?

20 Haziran 2009 Cumartesi

Rahatlık,sıkıntı ve acı



Öss bitti. Onun etkisinden yeni yeni kurtulmaya başladım.Gene bilgisayarımın başında öğlenden sabaha kadar vakit öldürdüğüm günler geldi. 1 sene oyun oynayamamanın sıkıntısını Total War,Gothic, Football Manager gibi oyunlarla gideriyorum. Tabii bunlarda arada sıkıyor. Ne yapayım işte film izlemeyi unutmuşum. Film seyretmek unutulur mu? Unutulur efendim. Günde 2-3 film deviren ben, 1 filme tahammül edemiyorum. Neden? Filmler kötü ve mantıksız.Gerçekçi değiller. İMDB'de top 250'nin büyük çoğunluğunu seyredince insana filmler kaliteli gelmiyor. Bu bir sebepte, film seyretmeyi unutmuşum cidden, saçma sapan filmleri bile dalga geçerek izlerdim. Artık onuda yapamıyorum. Acı verici.

Bir yandanda Öss sonuçlarını bekliyorum. Puanlar gelsin, tercih yapalımda kurtulalım bu belirsizlikten. Daha AFS meselesi var. Herşey kesinleşince onuda yazacağım.

Bu arada mezuniyetimizde oldu. Giydim takım elbiseyi, aldım arabanın anahtarını kız arkadaşımı alamadım.Çünkü kız arkadaşım yok. Onun yerine okuldaki en yakın arkadaşımı aldım. Ne yapayım işte karizma konusunda sınıfta kalıyorum. Neyse mezuniyetin yapılacağı yere geldik. Erkekler takım elbiseli kızlarda gayet şık. Tam kapıya yaklaştık, kapıdan eş bulunda gelin dediler. Haydaaa İstanbul'un gece klubüne mi girecez ki? Neyse zar zor eşte bulduk girdik içeri. Neyse müzik başladı. Millet bir oynuyor, bir oynuyor.... Ortama uyum sağladım. Başladım bende oynamaya. Pek iyi oynamamda kimin umrunda? Tabii o kadar gelen yemekte heder oldu kimse oturmadı ki yerine. E bende 1 2 3 4... derken kaç tane yiyebilirim ki?
Mezuniyet bitti. Hadi geceyi diskolarda devam ettirelim diye sözleştik. Sözleşmez olaydık dolaştıkta dolaştık disko arıyoruz. Kimisi dolu, kimisinde millet uzlaşamıyor. Ama en komiği şu olaydı. Cümbür cemaat daldık bir otele, kapıdaki görevli yanaştı yanıma;
-Sormaya utanıyorumda gençler neden geldiniz buraya?
-Diskosuna geldik?
-Eee burada disko yok ki !!??
Neyse en sonunda bir yer buldukta, benim sinirim bozulmuştu bir kere, erken ayrılıp sabaha karşı beyranımı içtim döndüm eve.

Ve bugün....
Ne zamandır 20 yaş dişinden dolayı sorunluyum. Sınav falan derken ertelemiştik. Yirmi yaş dişimi çektirdim. Çekerken ve 1-2 saat sonrası pek ağrı yok. Çünkü uyuşturuyorlar. Fakat uyuşturucunun etkisi geçince bir ağrı bir ağrı... Ne konuşabiliyorum, ne yemek yiyebiliyorum. Kamıştan birşeyler içmeye çalışıyorum. İşin kötü yanı Cuma günü bir başka yirmi dişimi çektireceğim. Merak ediyorum eski çağlarda insanlar 20 yaş dişlerini nasıl hallederlerdi, gözleri bozulur muydu,kanser olurlar mıydı, beyinlerinden tümör çıkar mıydı?

Bozuk bir nesiliz...

15 Haziran 2009 Pazartesi

Özgürlük?!


Lise 1'den beri adını duyup korktuğumuz, eşşek gibi çalıştığımız Öss ile sonunda yüzleştik. Hedef belli, beklentiler yüksekti. Sınavdan çıkana kadar...
ÖSYM bize bir güzellik düşünmüş ve soruları sözde kolaylaştırmış!
Bana göre ise geçen yıllara oranla en zor Öss!
Sabah bir umutla uyandım. Uykumu almıştım. Hava güzeldi, çok sıcak değildi. Üniversitede girecektim yeni binasında, sıralar temiz ve rahattı. Son dershane denemeleri yüksekti. Moralim ve kendime güvenim vardı. Her şey benim lehime idi. Tek korkum sınavdan kötü bir halde çıkmaktı. Ve o korkumda gerçekleşti.
Neyse sabah gittik üniversiteye, baya tanıdıkla karşılaştık, sınava gireceğim salona bir girdim. Gözetmenim, Matematik Hocam! Neyse sıralara oturduk, optik kağıt dağıtıldı. Ve kitapçıklar verildi. C kitapçığı geldi. Şöyle bir çevirdim yapılabilir gözüküyordu...
Ve 9:30....Sınav başladı....
Açtım Edeb.-Sosyalı ki en güvendiğim derstir. Fakat o da ne! O kadar ezberlettikleri yazar-eser'den sadece 4-5 soru vardı.Diğer 4-5 soruda sırf dörtlükle ilgiliydi. Bilsem yazarları ezberleyeceğime dörtlük çalışırdım. Neyse genede umduğum gibi bir yamuk yapmadıda 2. bölüm puanımı yükseltti.
Sonra açtım Mat-2'yi... Yorum sorulur mu lan matematikte!? Sormuşlardı... Neyse bekleneni veremeden bitirdim mat-2'yide kötüydü.
Türkçeye döndüm...O nasıl sorular öyle... Uzun uzun paragraflar beynimi ....... neyse Türkçeyide emin olmamakla yaptım...
Geldik Mat-1'e Allahtan bu kolaydıda biraz moral oldu...
Mat-1'i geçtim, daldım Sosyal'a... Bunuda hallettimde...
Deneme sınavlarında 1 saat arttıran ben bu sınavda 20 dak. arttırmışım!
İşte o ana kadar heyecanlanmayan ben heyecanlandım ve boş bıraktığım Türkçe ve Edeb. sorularında yüzde 50 şansımı kullandım çoğunluk yamuk yapmadı ama 1-2 soruda şans benden olmadı.
Sınav bitti...
Tabi ben ne yaptım ne ettim bilmiyorum! Doğru mu yanlış mı... Dışarı çıktım zombi gibiydim. Annem babam korktular...Ben bir üzüldüysem onlar on üzüldü...
Eve geldik kimsede moral yok...
Saat 15 oldu. Açtım ösym'yi baktım sınav sonuçlarıma...
Umduğum kadar kötü değildi. En azından dershane ortalamalarında geldi puanım.
Yani dershane puanınıza 10 puan ekleyin sizin Öss puanınız diyen zihniyeti ben kendimce çökertmiş oldum.
Umduğum kadar kötü olmadığını söyleyince evdekilerde derin bir nefes aldı, yüzler güldü.
Fakat öyle bir durumdayım ki istediğim yerle puanım sınırda.
Artık okuldan gelecek puanı ve sıralamayı bekliyorum.

3 Haziran 2009 Çarşamba

Geri Sayım



Az kaldı az... Yazma hevesi geldi gene bana. 10 gün daha sabretmem lazım. Günler yaklaştıkça omzuma binen yük artıyor sanki. Kamburlaşmamın psikolojik sebebi bu olmalı. Hedeflediğim yerlerin puanlarıyla puanlarım tam sınırda seyir ediyor. Zaten şimdiye kadar hiç garanti bir durumum olmadı ki bunda garanti olsun...

Not: Bu yazının bir amacı yok,sadece canım birşeyler yazmak istedi. Biraz blogumda değişiklik olsun istedim. Bu satırlarda dahil yazıyı uzatmaya çalışıyorum........................................................................................

ERROR:Sözcükler tükendi lütfen beyin kartujunuzu yenileyin!